Kelime Sayısı:480
3 Bölüm
Mektup
Sevgili Kral
Gavanant
‘’Size iyi dileklerimi sunarak yazıya
başlıyorum. Şehirlerinizden Krimorda idam edilmek üzerine bir çocuğum var. Onu
almaya geleceğim bana zorluk çıkartılmaması karşılığında şehirde kimseye zarar
vermeden ayrılacağım. Dediğim gibi olmaz çocuğumu idam etmeye kalkarsanız ve
karşımda durursanız o şehirde yaşayan herkesi yok edeceğim. Nefes alan her şeyi
yok ederim çünkü ben yok ediciyim. Eminim sizden önce yazdıklarımı okuyanlar olmuştur.
Sizler bunu okurken ben yakında Krimorda olacağım. Oğlumu alıp şehri terk
edeceğim başta söylediğim gibi. Gözünüzde Krimor değerliyse ona zarar gelmeden
bu işi sonlandırabiliriz.’’
Yenilmez Efsane
Borla
Haberi mektubu okuduğunda Kralın yüzü
sararmış ve solmuştu. Onun ismini duymak
bile kalp atışlarını hızlandırmıştı. Ellerinin titremeye başladığını fark etti
ama kimseye belli etmemeyi kendisini kontrol etmeliydi. Borla ona apaçık tehdit
savurmuştu. Bretoneska ile savaşın başlamasına az zaman kala duyduğu en kötü
haberdi. Savaşı bir anda unuttu. Borla Bretoneska’dan daha büyük tehdit
oluşturuyordu. Bedeni terlemeye başlıyordu. Bu buhranlı günlerinde savaşın
kapıya dayanması yetmiyormuş gibi katiller katilinin yeniden ortaya çıkışı onu
iyice sarsmıştı. Nefes almakta güçlük çektiğini fark edince üzerindeki
elbisesinin düğmelerini açtı. Sinirliydi ve haberciye bağırıp küfretti. Tek
tesellisi buydu zira haberci Borla’ya çalışan birisi değildi. Kral
‘’Neden bana daha
önce ulaştırmadınız ahmaklar!’’ diye söylendi. Haberi ilk alan haberci içeriği
okuduktan sonra Kral Süvarisine vermişti. Kral Süvarileri özel atları olan
seçkin birimlerdi. Oldukça hızlılardı ve en kısa sürede başkent Gimbru’ya
ulaşmıştı fakat katiller katili onlardan çok daha hızlıydı. Haberci krala
hiçbir cevap vermedi. Kral ne yapacağını bilemiyordu, düşünmesi ve doğru karar
vermesi gerekiyordu. Onun oğlunun Krimorda bulunması onun işine yarayabilirdi
fakat diğer taraftan katiller katilini karşısına almış olurdu. Onun ölümü
başlanmayan savaşı durdurabilir krallık meclisinde kralın gücünü
yükseltebilirdi. Onun oğlunu ellerinde tutamazlar ise bu krallığın sonu
demekti. O şehri yok edebilecek güçteydi. Karşı gelirse bir şehri kaybetmekten
fazlası olacaktı. Eğitim kamplarından bir tanesi o şehirdeydi. Yeni eğitilen
askerler savaşta faydası olacağını düşünüyordu.
Kral
‘’Krimorda
savaşçılarımızdan kim var?’’ diye sordu. Haberci öylece bekliyordu. Onu geri
gönderdiler. Onun yanında bulunan adamlardan bir tanesi ileriye çıktı. Bu adam
kralın fikir danışmanı ve krallık ile ilgili hemen hemen her şeyi bilen Sözcü
Xea idi. Yaşlıydı fakat dirençli görünüyordu. Bir dizini ve başını öne eğerek
eğildi. ‘’Lord Magran Savaş Lordu Fekas ve Yüce savaşçı Gereko var’’ dedi. Kral
hiç düşünmeden kararını vermişti. Bırakın oğlunu alsın ona zorluk çıkarmayın.
Bretoneskalar bize savaş açarsa onlara direnebiliriz ama katiller katilini
karşımıza alamayız.’’ Dediğinde Sözcü söz istemek için söze karıştı.
‘’Yüce kralım
Gereko, Fekas ve Magran onunla baş edebilecek güçteler.’’ Dedi. Kral ayağa
kalktı o kararını çoktan vermişti.
‘’Xea sen
yaşlısın bilirsin Bierta’yı. Tanırsın onu. Hedefine bir şey koyduğunda ölümün
bile onu durduramayacağını anlarsın. Bırakın oğlunu alsın ona zorluk
çıkarmayın. Gücümüzü Bretonaskalara yöneltmemiz gerek. Bu konuşma burada sona
erdi.’’ Deyip yürümeye başladı, Ellerini titriyordu iyi dilekleri ve dualarını
söylüyordu. Katiller katilinin oğlunu alıp gitmesi onun için en iyi seçenekti,
şehirde birkaç masumun ölmesi veya şehrin toptan yok edilmesi onun için önemli
değildi. Şehirdeki askerlerin önemi
kendisi için farklıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder