Kelime Sayısı:730
1 Bölüm
Başlangıç
Krimor Şehri
Culdan Krallığı
Şehirde son zamanlar askeri hareketlilik
vardı. Savaşa çok az kalmıştı. Kralın garnizon birliklerinin hazırlanması
söylüyordu. Askeri eğitimler son derece hızlanmıştı. Büyük küçük meydanlar
etrafı kapatılmış askeri eğitime verilmişti. Şehir pazarları ara sokaklara ve
ana sokaklara dağılmıştı. Halk bir şeylerin farkında idi, savaşın yaklaştığının
biliyorlardı fakat askerler ağzından en ufak laf bile çıkmıyordu. Üst düzey
komutanlar tam olarak ne olup bittiğinin farkında idi ama kimseye haber
vermiyorlardı. Ordu hazırlanıyordu fakat ordu neye hazırlandıklarını
bilmiyordu. Kim geliyordu? Kötüler mi? İsyancılar mı? Krallıklar mı? Yoksa
Efsane mi? Şehrin ara sokaklarında çocukların dışarıya olduğu zamanlarda sekiz
çocuğu yere yığmış bir çocuk vardı. Diğer çocuklar çoktan haber vermişlerdi en
büyük ağabeyi yola girmişlerdi.
Kadran! Seni piç
diyerek bağırıyordu. Çocuk nefes nefese kalmış terlemiş hırpalanmış yüzü kan
içinde elbiseleri yırtılmıştı. Dokuzuncu ve en büyük kardeşe baktı. Diğer
sekizini dövmeyi başarmıştı. Ayakta zor duruyordu. Dokuzuncu geldiğinde
diğerleri ona yer açtılar. Kadran güçlükle ayakta duruyordu. Kavgalarda çok
başarısız olmasına rağmen sanki içi tarif edilemez duygularla dolmuş ve onun
sayesinde sekiz çocuk dövmüştü. Kendisi yaptıklarına inanmasa da çocuklara
baktığında onları bu hale kendisinden başka kimse getirmemişti. Herkes şaşkındı ondan beklenmeyen hareketleri
yapmıştı. Dokuzuncu bile duyduğunda üç kez tekrarlatmıştı söyleyen çocuğa. O
Kadranın neredeyse iki katı uzunluğunda ve iriliğinde idi. Kadran ona karşı
sansı olmadığını biliyordu. Onun saldırmasını beklemeden yumruk attı, dokuzuncu
yumruğun yanında durdu ve Kadran ile göz göze geldi. Kadranın gözü açılmıştı.
Karnına bir yumruk yüzüne bir yumruk alarak kendisini toprağın üzerinde yüzü
koyun yatmış buldu.
Ellerini toprağa verip kalkmaya çalıştığında
dokuzuncu üzerine basmıştı. Saçından
tutup başını yukarıya kaldırdı. ‘’Kardeşlerime bulaşmanın ne demek olduğunu
öğrendin mi?’’ diye sordu. Kadran’ı ters çevirdi ve yüzünü yumruklamaya
başladı, bir süre sonra elleri kan içinde kalmış ve acımaya başlayınca
tekmeleriyle devam etti. Bunu izleyen çocuklar dokuzuncuyu ayırdılar.
Askerlerin geldiğini söylemişlerdi. Çocuklar oradan uzaklaşırken iki asker
Kadran’ın başına gelmişti. ‘’Ölmüş mü?’’ diye sordu. Diğer adam kulağını ağzına
verdi. Nefes aldığını hissedince ‘’Hayır yaşıyor’’ dedi. Adam çocuğu revire götürmek için kucağına
aldı.
…
Doktor çocuğa iyice baktı ve inceledi. Onda
bir tuhaflık olduğunu anlamıştı fakat ne olduğunu bilmiyordu. Ailesi bulundu.
Kadran gözünü açmamıştı yanına gelen babası onu dürttü. Sinirlenmişti oğlunun
kavgalara girmesine alışmıştı fakat bu sefer ki diğerlerinden farklıydı epey
dövmüş ve dövülmüştü. Doktor onların
birkaç dakika konuşmasına izin verdi.
Başka bir iş yapmak için odadan çıktı. Babası etrafta kimse olmadığını
fark edince ‘’Sana bunu kim yaptı?’’ diye sordu. Kadran ‘’Dokuzuncu ama diğer sekiz tanesini
dövdüm bunu nasıl yaptım bilmiyorum.’’ Dedi. Babası dalmıştı ‘’Bunu nasıl
yaptığını biliyorum’’ diye mırıldandı. Kadran onun tam olarak ne söylediğini
anlayamamıştı. ‘’Ben doktor ile
konuşayım evlat’’ dedi. Ayağa kalktı ve dışarıya çıktı, yürümeye başladı parası
yoktu kaçmayı düşünüyordu fakat askerlerin içinde nereye kaçabilirdi?
Bilmiyordu. Yürümeye başladığı
koridordan aşağıya indi, kapıya geldiğinde masanın başında oturan asker ‘’20
gümüş borcun’’ dedi. Adam ellerini cebine atsa bile o kadar parası olmadığını
biliyordu. Çocuğu rehin alacaklar veya kendisinden hep alacaklardı. Onu
görmesine bile izin vermeyeceklerdi. O sırada Doktor içeriye girdi askerden
müsaade istedi adamın kolundan tutup girişteki odaya soktu. Doktor odanın girişinde adama 20 gümüş
uzattı. Adam
‘’Ben dilenci
değilim doktor.’’ Dedi. Doktor adamın elini tuttu ve 20 gümüşü adamın eline
koydu. ‘’Biliyorum olmadığı çocuğun gücünün farkındayım o yüzden veriyorum bu
parayı bu çocuğu buradan hemen al götür.’’
Dedi. Adam ‘’Korktuğum şey değil mi?’’ sordu. Doktor ‘’Sanırım evet
kanında mevcut eğer bu öğrenilirse onu hemen idam ederler. Önümüzde bir savaş
var bu karışıklık sayesinde buradan çıkabilirsin.’’ Dedi. Doktor adamın daha konuşmasına izin
vermeden odadan dışarıya çıkardı. Adam odadan dışarıya çıktıktan sonra 20 gümüş
verdi. ‘’Oğlumu sabah alacağım 25 gümüş’’ dedi. Asker gümüşleri aldı ve
gitmesine izin verdiler. Adam oradan hızlıca uzaklaştı.
…
Evde hareketlilik vardı. Dışarıda askerler
bekliyordu ve Askerlerden rütbeli olan içerideydi. Adam evinin önüne geldiği
zaman askerlere baktı. Ön bahçede dörtten fazla asker vardı. Asker ‘’Toz ol
buradan’’ dedi. Adam evini gösterdi. ‘’Burası benim’’ dedi. Asker ‘’Qez evin
sahibi geldi.’’ Diye bağırdı. Aradan bir
dakika geçmeden Qez dışarıya çıktı. Ve
yanında kileri alıp adamın evini terk etti. Adam içeriye hızlıca girdi. Karısı
yeni üzerini değiştiriyordu. Adam yatağın üzerine oturdu. Karısı biraz
şaşırmıştı adam tepki vermemişti. Ne düşündüğünü merak etmiyordu. Ne olursa
olsun Qez onu kurtarırdı. Kumaş dükkanında işler iyiye gidiyordu. Kocasına para
koklatmıyor ama kendisi giderek güçleniyordu.
‘’Bir şey
demeyecek misin?’’ diye sordu. Adam
kadının yüzüne baktı. ‘’Orospuyla işin bittiği zaman hiçbir şey demezsin’’
dedi. Karısı ona vurmak istedi, Adam ayağa kalkıp karısını bir tokatla yere
devirdi. ‘’Biliyordum başkaları ile yatıp kalktığını. ‘’ dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder